İcra hukuku, alacaklı kişilerin alacağının mümkün olan en kısa sürede, Devlet kuvvetinin yardımıyla, zorla getirilmesine hizmet eden bir hukuk dalıdır. İcra ve İflas hukukunda cebri icranın konusu borçlunun bizzat kendisi (yani vücut bütünlüğü) değil, ancak malvarlığıdır. Diğer bir deyişle cebri icra borçlunun malvarlığı üzerinde uygulama alanı bulur. Şüphesiz borçlunun da bütün malvarlığı değil, ancak borcuna yetecek kadar malvarlığı icraya konu olabilir.
İcra ve iflas hukukunun bir başka özelliği de, alacaklının ayni olarak tatmin edilmesi değil, parasal olarak tatmin edilmesidir. Yani, icra hukukunda borçlunun mallarının kendisi alacaklıya verilmemektedir. Aksine bu mallar haczedilir, satılır ve alacaklı ancak borçlunun mallarının satış bedelinden alacağını almaktadır.
Öte yandan icra organları, cebri icra yetkisini uygularken alacaklı şahıs ile borçlu şahısın menfaatlerini mümkün oldukça dengelemelidir. Bu amacı gerçekleştirirken ölçüsüz davranışlardan kaçınmalıdır.
İcra hukuku; kişilerin, bankaların, şirketlerin çek, senet, poliçe, kredi vb. Nedenlerden kaynaklanan alacaklarının kanun yoluyla tahsil edilmesini sağlayan hukuk dalıdır. Kısaca icra hukuku borçlu kişilerin ya da şirketlerin borçlarını rızaları ile ödememesi durumunda devlet organları (icra dairesi) aracılığı ile haciz baskısı kurularak alacağın tahsil edilmesidir. Alacak borç ilişkisi birden fazla nedenden kaynaklanmış olabilir. İcra hukukuna konu alacaklara çek, senet, poliçe, fatura, kredi, kredi kartı, ipotek, nafaka alacakları örnek olarak gösterilebilir.
İcra hukuku genel anlamda para tahsili olarak ifade edilse de; icra hukuku taşınmazların tahliyesi ve teslimi, taşınır teslimi, bir işin yapılması veya yapılmaması, irtifak hakkına ilişkin ilamların icrası, çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişkinin kurulması gibi konuları da kapsamaktadır.